lundi, novembre 03, 2008

Mini Gazete / Kasim 2008 (en turc)

“Amacım, yarının toplumunu oluşturmak değil, yarının toplmunun bugünküne benzememesi gerektiğini göstermek !”
Albert Jacquard (fizikçi)

Hayirseverlik mi, enayilik mi?
Türk insanının dini inaçlarını ve duygularını sömürerek ceplerini doldurmak isteyenler, tarihin her aşamasında karşımıza çıkmışlardır. Bir zamanlar, dini bir propaganda aleti olarak kullanan ve zimmetinde yüzlerce kilo altın bulunduran Erbakan’dan, gurbet yollarında canını dişine takarak çalışan Türk işçilerinin haklarını namussuzca yiyip bitiren Ihlâs Holding’e kadar niceleri...
Bu zincirin son halkası ise yakın zamanda ortaya çıkan Deniz Feneri skandalı. Yeşil semaye kuruluşlarınca milyarlarca lira tutarında dolandırılan yüzbinlerce Türkiye kökenli göçmen yine din sömürücülerinin kurbanı oldu. Sanıkların beyanatına göre 18 milyon € tutarındaki bağış AKP çevrelerine verilmiş...


Peki gurbetçi Türk’ün bu, hiç sorgulamadan “verme eğilimi” neden ? Gazeteci Nagehan Alçı’ya göre, gurbetteki Türkler’in muhtaçlara yardıma daha eğilimli olmalarının altında üç sebep var:
*Birincisi, zaten Türkiye’de ihtiyacı olan akrabalarına sürekli yardım yapmaları, ‘kazandığını paylaşma’ kavramını onlar için otomatikleştirmiş.
*İkincisi, ‘uzakta’ olmanın verdiği yabancılaşma korkusu onları din ve âdetlerine daha çok bağlamış.
*Üçüncüsü ise vatanından uzak olmayı büyük bir fedakârlık olarak gören bu insanların karşılık olarak kendilerini ‘güçlü’ hissetme ihtiyacı duymaları. Bu güç de para ile ölçülüyor.


Fransa da krizden nasibini aldı !
ABD’nin doymak bilmez yatırım şirketleri yüzünden ekonomik kriz küresel bir boyut kazandı. Fransa’da, Caisse d’Epargne ve Banque Populaire’in bağlı oldukları yatırım bankası Natixis bile, çok düşük bir bedelle, sermaye arrttırımı yoluna gidiyor. Bütün bu olup bitenler içinde, milyonlarca insanı mağdur duruma düşüren ve sorumsuzlukla suçlanan sermayeci sistem, parmakla gösteriliyor. Doymak bilmez para babaları yüzünden iflas eden ekonomiyi doğrultmak için en ağır faturayı yine orta halli mükellefler ödeyecekler. Çünkü “vergi zırhı” sayesinde, en zenginler bu krizden yara almadan sıyrılabilecekler...
Halbukî, söyledikleri ciddiye alınmayıp alay konusu yapılan sorumluluk sahibi pekçok kişi, bu insanlıkdışı ve hâyâsız kapitalist sistemi yıllardan beri ihbar etmişti.
Kendilerinden kemerlerini daha çok sıkmaları istenilen ve hergün mâli sıkıntılar içinde çırpınan insanları daha da yoksullaştırmak pahasına, tek amaçları spekülasyonlar yaratarak zenginleşmek olan bu sisteme körükörüne güvenmemeli artık!

Insanoğlununa karşı bundan daha aşağılayıcı ve küçümseyici olunması mümkün değil !

Çocuklarımızın sağlığını tehdit eden oyuncaklar
Avrupa’da oyuncakların %90’ı ithâl malı. Fransa, oyuncak ihratcatçısı ülkelerden (ve dolayısıyla, bu piyasanın %75’ini elinde bulunduran Çin’den) kullanılan hammaddelerin güvenliğine ilişkin, ikinci derecede taleplerde bulunuyor genellikle.
Tanınmış markalardan (Matel, Fisher-Price, Toys-R-Us) 1605 ton oyuncak, 2007 yılında Avrupa Topluluğu çapında uyarı aldı.
Avrupa Komisyonu’nun kabul ettiği yeni bir yasa metni, oyuncaklarda kanser yapıcı, mütajen ve zehirli maddelerin varlığına ilişkin yeni düzenlemeler getiriyor ama, uygulamadaki aykırılıklar, bu metnin getirebileceği yararları hemen bertaraf ediyor.
Yani açıkçası, şıkşık gibi yeni doğmuş çocukların oyuncaklarında bu tür maddeler her zaman varolmaya devam edecekler. Resmî bir Avrupa listesine göre, yüksek oranda zararlı olarak bilinen kimyasal maddeler (iç salgı bezlerini bozucu ve nörotoksik maddeler)’in sayıları yakın bir zamanda 66’dan 194’e çıktığı halde, bu maddeler neredeyse hiç tanınmıyor gibiler.


Fosforlu yelek bisikletliler için de zorunlu !
Bisikletler kuvvetli olmayan bir ışıklandırmaya sahip ve bu sebeple gece, görünürlükleri oldukça zayıf olduğu için, bisiklet sürücüleri de, şehir dışında, 1 Ekim’den beri sarı veya turuncu fosforlu güvenlik yeleği giymek zorundalar.
Bu zorunluluk, geceleri (ve görüş açısının yetersiz olduğu zamanlarda gündüzleri) ve yalnızca şehir dışında var. Bu zorunluluğa uyulmaması durumunda bisiklet sürücüsü 35€ tutarında bir cezaya çarptırılabililecek (22 € hafifletilmiş cezalar için)


*2006 yılında Fransa’da, 4,2 ile 7,9 milyon arasında yoksul insan vardı. Yoksul oranı günümüzde %7,1 ile %13,2 arasında.

K ı s a c a
*Küçük sürüngenlerin sebep olduğu veba hastalığı ilk defa Fas’a da ulaştı.

*OGM : Avrupa’da, genetiği değiştirilmiş bir soya için izin

*2008 Yazı Kanada Arktik bölgesindeki buz kitleleri için
özellikle hasar verici oldu. Temmuz ortasında, Ward Hunt
buz sahanlığından iki önemli buz kitlesinin kopmasının
ardından, daha sonraki haftalarda, iki sahanlıktaki
buz kitleleri de tamamiyle veya kısmen ayrıldılar.

*Avrupa, hidrojenle çalışan araçların kullanımını destekleyecek.

*Beklemeye alınmış bir bilgisayar ekranı, yılda fazladan 500 kg CO² demek !

*Teknik kontrolden geçebilmesi için, aracınız bundan böyle 8 yeni kontrolden daha geçmek zorunda. Bu da teknik kontrolün ücretini % 20-30 kadar arttırıyor !
*Teknik kontrol alabilmesi için, aracınızın 8 yeni kontrolden daha geçmesi gerekecek. Bu da Teknik kontrol ücretini % 20-30 kadar arttıyor. (Univers Nature)


Endüstriyel yumurta üretimine karşı
Kısa bir zaman öncesine kadar Fransa’da yumurtaların % 80’i kafeste toplu olarak yetiştirilen tavuklardan gelmekteydi. Bugün, büyük satış merkezlerinde bu sayı % 60’a düştü.
Bir kez daha hatırlatalım : Yumurtanın üzerinde bulunan kod rakamlarda, 1. rakam, üretim şeklini belirler.
0 = biyolojik (doğal) üretim yumurtası
1 = açık havada yetişen tavuk yumurtası
2 = zeminde yetişen tavuk yumurtası
3 = kafeste yetişen tavuk yumurtası


Biraz zehir almaz mıydınız ?
Doğu Lyon ve Alzas’taki mısır fideleri, bu yıl yine kök hastalığı krizomelin kurbanı oldu. Orta Amerika kökenli coléoptère böceği, mısır ekinine ağır hasarlar veriyor.
Ama çözüm olarak seçilen mücadele usulü daha da kötü. Doğu Lyon’da zehirli bir böcek ilacının (deltaméthrine) havadan püskürtülmesi tekniğiyle, yalnızca bu böcekler değil, o doğal ortamda yaşayan öteki tüm böcekler de yokediliyor.
Sonuç : çiçeklerin döllenmesine ve parazitleri yoketmeye yarayan çok yararlı böcekler ölüyor bu arada. Kullanılan bu zehir, hava yoluyla biolojik tarımın yapıldığı tarlalara da ulaşıyor. Böylece bu tip tarım yapma yolunu seçmiş çiftçilerin onca emeği mahvoluyor. Alzas’a gelince, çok sayıda dernek ve yerel yöneticinin uyguladığı baskı sayesinde bölgemizde, bu ilaçlama ancak yerden yapılabilecek.
Halbukî hastalık ve böceklerle başka türlü mücadele yolları da var.Örneğin, nöbetleşe ekim, yani her sene farklı tip ürünlerin ekimi, hem mısır krizomeli gibi zararlı organizmaların üremesine engel olur, hem de toprağın daha verimli olmasını sağlar.


Çingeneler nükleer atıklarla eş mi tutuluyor ?!
"Sortir du Nucléaire" dernekler birliği, çingeneleri nükleer atıklarla eş tutmaya cüret eden Moselle Il genel Kurulu başkanı (UMP’li) Philippe Leroy’nın istifasını istedi.
Lorraine-Champagne-Ardenne France 3 kanalı tarafından nükleer atıkların Moselle’de torağa gömülmesi hususunda sorgulanan Philippe Leroy, bu ayıkların Moselle’de toprağa gömülmesi taraftartarı olduğunu belirtti ve ekledi:

“Çingenelerle de başımız dertte: onları kimse istemiyor. tıkları ne yapacağımız konusunda da sıkıntı yaşıyoruz. Bunları da kimse istemiyor.
Halbukî iyi olan her yurttaş bilmeli ki, topraklarımız üzerinde zor durumda olan insanları, sosyal lojmanları, nükleer, endüstriyel ve ev atıklarını bulundurmak zorundayız...”
Sortir du Nucléaire’e göre, çevre için korkunç bir kabûs olan radyoaktif atıklarla, kökeni ne olursa olsun insanoğlu arasında bir benzetme yapmak asla mümkün değil.


Endüstriyel yumurta üretimine karşı
Kısa bir zaman öncesine kadar Fransa’da yumurtaların % 80’i kafeste toplu olarak yetiştirilen tavuklardan gelmekteydi. Bugün, büyük satış merkezlerinde bu sayı % 60’a düştü.
Bir kez daha hatırlatalım : Yumurtanın üzerinde bulunan kod rakamlarda, 1. rakam, üretim şeklini belirler.
0 = biyolojik (doğal) üretim yumurtası
1 = açık havada yetişen tavuk yumurtası
2 = zeminde yetişen tavuk yumurtası
3 = kafeste yetişen tavuk yumurtası

Dövülen Kadınlar : rakamlar acı verici
Aile içi şiddet 2007’de, 2006’ya göre % 30’luk bir artışla, 166 kadının canını aldı. Ulusal bir kampanyanın istatistiklerine göre, neredeyse her 2 güne bir, bir kurban yani.
Yine aynı kaynağa göre 2006’da 137 kadın kocasının darbeleri neticesi ölmüştü.
OND’nin ( Suçluluk Ulusal Gözlemevi) rakamlarına göre, 410 000 kadın, son iki yıl içinde, eşlerinin veya eski eşlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldıklarını beyan ettiler.
Yine OND’nin Fransa’da Kriminalite raporuna göre son iki yıl içinde, 130 000 kadının ırzına geçilmiş.
Devlet Bakanlığı, işlenen bu tip suçlarda (ırza geçme, ırza geçmeye teşebbüs, elle dokunma, teşhircilik gibi), kadınların yalnızca % 2’sinin şikayette bulunduğunun altını çiziyor.
Ücretsiz telefonla yardım hizmeti :
3919
www.stop-violences-femmes.gouv.fr

Gribe karşı aşı : kolaylıklar getiriliyor
Kış gribine karşı kampanya 10 Ekim’de başladı. Geçen yıl grip aşısı maliyeti sigortaca karşılanan sigortalılar, bu yıl grip aşısının ücretsiz satın alınması ve yapılması için bir kupon alacaklar.
Böylece, bu kupon yardımıyla aşılarını doğrudan doğruya eczeneden temin ederek, doktordan geçmeye gerek kalmadan bir hemşire aracılığıyla bu aşıyı yaptırabilecekler.
(L'Express / 2 Ekim Perşembe 2008)

Bir insanın inançlı veya inançsız olması pek önemli değildir : iyi olması çok daha önemlidir !
Dalaï Lama