Seçim rűzgârının ardından...
Çin’in Tibet’e karşı uygulamayaya başladığı şiddet eylemleri ve işlediği cinayetler karşısında siyaset adamları, 2008 Ağustos ayında yapılacak olimpiyat oyunlarının resmi açılış seremonisini boykot etmeye cűret edebilecekler mi ? Veya Çin’le gâyet kârlı sőzleşmeler yapma yolunda olanlar, imzayı atmadan evvel biraz olsun tereddűt edecekler mi ? Cesaretin, hâlâ siyaset adamlarının imtiyazlarından biri olup olmadığını da gőreceğiz... Biz yurttaşlara gelince, Çin’den ithâl edilen malları satın almayarak bir boykot hareketi başlatabiliriz. O halde, elimizden geleni ardımıza koymayalım !
Ya sonra ?...
Strazburg’ta olduğu gibi Schiltigheim’da da, belediye idaresinin siyasî renk değişti ve maviden pembeye geçti. Herbirimizin siyasî ideolojisine gőre, oh ne iyi, ya da oh ne kőtű ! Bundan sonra yapabileceğimiz tek şey, seçim kampanyası boyunca verilen ve yurttaşların bunlara kanarak oylarını verdikleri vaatlerin yerine getirilmesi. Bu da, yerel anlamda hizmet veren farklı dernek ve kuruluşların gőrevi (őrneğin, sağcı veya solcu olsun, baştaki siyasetçiler tarafından -terkedilmiş demeyelim de- kendi haline bırakılmış Ecrivains Mahallesi’nde !) Seçilmiş belediyecilerin iyi bir hafızaya sahip olduklarını temenni ederek, bu dernek ve kuruluşların gerçekleştirdikleri hizmet ve faaliyetler için talep ettikleri yardımların ( bu yıl sonundan evvel !) en kısa sűrede ödeneceğini umuyoruz. Biz yurttaşlar, hem bireysel olarak hem de toplumsal anlamda hak ve ődevlere sahibiz. Bu anlamda:
Haklarımız ? Seçim kampanyası boyunca adaylar tarafından yapılan vaatlerin yerine getirilmesini istemek.
Ödevlerimiz ? Belediyece yerine getirilen işleri yakından takip edip, yapılan her işle ilgili bilanço çıkarılmasını isteyerek yaşadığımız şehrin idaresinde daha aktif bir rol oynamak. Seçilmiş belediyecilerimizden hesap sormak gibi yasal bir hakka (ve hatta yurttaşlık ődevine) sahip bireyler olarak, bu hakkımızı lűtfen kullanalım !
Marie-Claude MAYER
ADERSCIS hepinizi müzikli bir aile gecesine davet ediyor !
“Dünyanın bir ucundan gelen bir tebessüm”
25 Nisan Cuma günü saat 19.00’dan itibaren
Schiltigheim’da Victor Hugo Aile ve Sosyal Merkezi’nde
Yemek, akordeon, saksofon, şiir, dans...
Giriş: 5 €
Bilet satışı, CSF Victor Hugo’nun Accueil servisinde yapılmaktadır.
ADERSCIS’in Türkçe Okuma-Yazma Kursları :
Her Pazartesi ve Cuma günleri saat 14-16 arası (Kurs öğretmeni : Nihal KIZIL)
Her Cuma günü saat 14-16 arası (Kurs öğretmeni: Marie-Claude MAYER)
(Fransızca kursları (sözlü ifade ağırlıklı)
Bischheim, da, 13 rue Mistral’daki LCR lokalinde
(zeminkatta)
DOSYA : ÇEVRECİLİK
Apple: .....neredeyse yeşil bir meyve
Apple, son űrűnlerinden MacBook Air ile Eko-Üretim yolunda ilk adımlarından birini atmış oldu. Cıvasız ve arseniksiz olan bu cep telefonu, Avrupa’nın getirdiği yasal sınırlamaları bile hayli geride bırakan bir űrűn. Ana-kartı oluşturan kablolarda PVC ve RFB (alevlenmeyi engellemek için kullanılan bromlu bir kompozisyon) gibi maddelerin yokluğu, bu anlamda bűyűk bir ilerleme sayılır. Ilk olmasa da...Çűnkű bu aşamayı SONY taşınır bilgisayarı Vaio űzerinde daha őnce gerçekleştirmişti.
“Hal ve hazırda MacBook Air zararlı kimyasal maddelerden tamamiyle arınmış değilse de APPLE, EKO-ÜRETIM alanında rakiplerini aşacakmış gibi gőrűnűyor.” yorumunu yapıyor, Greenpeace’te zaralı maddelerle ilgili kampanya sorumlusu Yannick Vicaire.
Geçen Mayıs ayında Steve Jobs Apple’ın tűm űrűnlerinde RFB ve PVC gibi çevreye ve kamu sağlığına zararlı ve atıkların yeniden değerlendirilmesini imkânsızlaştıran maddelerin kullanımına tamamiyle son vereceğini beyan ederek, 2008 yılı sonuna kadar yeşile dőneceğini açıkladı.
İnternet kullanıcılarının dikkatine !
İnternet kullanıcıları bilgisayarlarını kullanma tarzlarını bir kez daha gőzden geçirmeliler. Çűnkű yapılan bir araştırma, bilgisayarların dikkatsiz ve bilinçsiz kullanımı durumunda, yakın gelecekte (Fransa’da çoğunluğunu nűkleer santrallerin űrettiği) elektrik tűketiminde tarihte gőrűlmemiş bir dűzeye varılacağını ortaya koyuyor. Bunun őnűne geçmek için, işte dikkat edilmesi gereken birkaç husus:
-Kullandıktan sonra bilgisayarınızı sőndűrűnűz ve fişini çıkarınız. Beklemeye almayınız. Çűnkű beklemedeyken bile (televizyonda olduğu gibi) çok elektrik harcar.
Üreticilerin belirttiklerinin aksine, sőndűrmeniz aygıtınıza
Yalnız bir insan güçsüzdür. Ama uygun zaman ve mekanda başkalarıyla birleştiğinde etkili olur.
Gandihiçbir zarar vermez...
"Yalnız bir insan güçsüzdür. Ama uygun zaman ve mekanda başkalarıyla birleştiğinde etkili olur." Gandi
Plastik torbalar kaybolma yolunda
Grenelle’in mutlu ve tatlı űlkesi Fransa’da, çevreye zararlı plastik torbaların kullanımının yasaklanması için 2010 yılını beklemek gerekecek. Günümüzde, kasa çıkışlarında hâlâ her saniye 500 plastik torba dağıtılıyor. 1 saniyede űretilen ve kullanım őmrű 20 dakika olan plastik torbanın doğada kaybolması için 400 yıl gerektiğini bir kez daha hatırlatmaya bilemem gerek var mı ?!
Bengladeş plastik torba kullanımını, başkentin su şebekesinde sebep oldukları tıkanıklıklar sonucu su baskınlarının vukuu bulmasından ötürü 2002’den beri yasaklamış durumda. Kuzey Hindistan’da, plastik torbaların üretimi, stoku ve kullanımı hem para hem de hapis cezasıyla sonuçlanabiliyor.
Tanzanya da 2006 sonundan beri bu yasağı uygulamaya
koydu. Bu yasağın konulmasına sebep ise, yağmur suları ile dolan plastik torbaların yığılma yoluyla bataklıklar yaratması ve bu durgun suların sıtma gibi hastalıkları taşıyan sivrisineklerin üremesine elverişli ortam yaratması.
Kenya aynı yolda bir kararı almaya hazırlanırken, Avusturalya Çevre Bakanı da, süpermarketlerde plastik torba kullanımını aşamalı bir şekilde 2008 yılı içinde yasaklamayı hedefliyor: Avusturalya’da her yıl 4 milyardan fazla plastik torba doğaya atılmakta ve çevreyi kirletmekte. İşte, Dünya genelinde bir çevrecilik bilincinin yavaş yavaş yerleşmeye başladığını ve dünya ülkelerinin bu hususta gerekli kararları almaya başladıklarını gösteren birkaç iyi haber. AFP-16/1/2008)
Grenelle’in mutlu ve tatlı űlkesi Fransa’da, çevreye zararlı plastik torbaların kullanımının yasaklanması için 2010 yılını beklemek gerekecek. Günümüzde, kasa çıkışlarında hâlâ her saniye 500 plastik torba dağıtılıyor. 1 saniyede űretilen ve kullanım őmrű 20 dakika olan plastik torbanın doğada kaybolması için 400 yıl gerektiğini bir kez daha hatırlatmaya bilemem gerek var mı ?!
Bengladeş plastik torba kullanımını, başkentin su şebekesinde sebep oldukları tıkanıklıklar sonucu su baskınlarının vukuu bulmasından ötürü 2002’den beri yasaklamış durumda. Kuzey Hindistan’da, plastik torbaların üretimi, stoku ve kullanımı hem para hem de hapis cezasıyla sonuçlanabiliyor.
Tanzanya da 2006 sonundan beri bu yasağı uygulamaya
koydu. Bu yasağın konulmasına sebep ise, yağmur suları ile dolan plastik torbaların yığılma yoluyla bataklıklar yaratması ve bu durgun suların sıtma gibi hastalıkları taşıyan sivrisineklerin üremesine elverişli ortam yaratması.
Kenya aynı yolda bir kararı almaya hazırlanırken, Avusturalya Çevre Bakanı da, süpermarketlerde plastik torba kullanımını aşamalı bir şekilde 2008 yılı içinde yasaklamayı hedefliyor: Avusturalya’da her yıl 4 milyardan fazla plastik torba doğaya atılmakta ve çevreyi kirletmekte. İşte, Dünya genelinde bir çevrecilik bilincinin yavaş yavaş yerleşmeye başladığını ve dünya ülkelerinin bu hususta gerekli kararları almaya başladıklarını gösteren birkaç iyi haber. AFP-16/1/2008)
Son ağacın kesildiğini, son balığın yenildiğini ve son ırmağın kirlendiğini gördüğünüz gün, paranın yenilecek bir şey olmadığını anlayacaksınız.
2050’de nasıl bir Dünya’da yaşayacağız ?
Bu soruyu yanıtlamak ve yarını hazırlamak bizim işimiz ...
Isınmaya sebep olan gazların oranını 2050’ye kadar, ¼ ‘e indirgeyebilmemiz için Fransa ve Avrupa çapında, şimdiden işe koyulmamız lâzım. Iklimsel bozulmayı durdurmak ve iklimlerde bir istikrar sağlamak için bu şart !
Isınmaya sebep olan gazların hemen her alanda havaya boşaltılmış olduğu bir dünyada, 2050’deki hayat neye benzer ki?
Hiç şüphesiz çok farklı lojmanlarda yaşayacağız. Binalarımız birer enerji kaynağı haline gelecek ve güneş panolarıyla donanacaklar. Akıllı pencerelerimiz olacak: gündüz saydam, gece ışıklandırıcı olacaklar. Lambaları yakıp söndürme usulü tarihe karışacak. Işıklandırma otomatik bir şekilde ve enerji kullanımının asgariye indirilmesi yoluyla sağlanacak.
Bugünkü bildiğimiz haliyle otomobil, 50 sene içinde ortadan kalkmış olacak. Şehirde küçük araçlar içinde ve tramwaylarda, toplu halde ulaşım yapacağız. Bir şehirden diğerine, bugünkünden çok daha hızlı TGV’lerde seyahat edeceğiz. Bu trenlerin enerji kaynakları da, demiryolu boyunca yerleştirilecek (ve kimseyi rahatsız etmeyecek eolyenler yani rüzgâr değirmenleri olacak. Buna karşı, uçak yoluyla çok uzak ülkelere yapılacak yolculukları belki de unutmak gerekecek. Çünkü, petrole bağımlı kalırlarsa, uçaklarla yolculuk gelecekte çok aşırı bir şekilde pahalı olacak.
50 yıl sonra ne yiyeceğiz ?
Gâyet lezzetli, yerel ve mevsimine uygun ürünler elbette ! Et üretimi, havanın ısınmasına yol açan önemli oranda gaza sebep olmakta. Bu nedenle çocukların ağız tatlarının zamanla değişmesi ve onları daha çeşitli ve sağlığa daha yararlı bir beslenmeye alıştırmak gerekecek.
Dünyada yaşamanın zevki azalmayacak, aksine ! Ama bütün bunların gerçekleşebilmesi için, gerekli şartları belirleyerek acilen uygulamaya koymamız gerekiyor.
Çünkü Dünya 2050 yılına kadar, iklim ısınmasına sebep olan gazları en aza indirgemeyi başaramazsa halimiz yaman: iklim değişiklikleri, fırtınalar, aşırı sıcaklar, ekonomik gerilemeler, iklim değişiminden dolayı göçler, su ve petrol sebebiyle savaşlar, aşlık ve yoksulluklar, çevrenin bio-çeşitliliğinde tahribatlar... (Kaynak: WWF)
50 yıl sonra ne yiyeceğiz ?
Gâyet lezzetli, yerel ve mevsimine uygun ürünler elbette ! Et üretimi, havanın ısınmasına yol açan önemli oranda gaza sebep olmakta. Bu nedenle çocukların ağız tatlarının zamanla değişmesi ve onları daha çeşitli ve sağlığa daha yararlı bir beslenmeye alıştırmak gerekecek.
Dünyada yaşamanın zevki azalmayacak, aksine ! Ama bütün bunların gerçekleşebilmesi için, gerekli şartları belirleyerek acilen uygulamaya koymamız gerekiyor.
Çünkü Dünya 2050 yılına kadar, iklim ısınmasına sebep olan gazları en aza indirgemeyi başaramazsa halimiz yaman: iklim değişiklikleri, fırtınalar, aşırı sıcaklar, ekonomik gerilemeler, iklim değişiminden dolayı göçler, su ve petrol sebebiyle savaşlar, aşlık ve yoksulluklar, çevrenin bio-çeşitliliğinde tahribatlar... (Kaynak: WWF)
OGM’lerle ilgili olarak:
(Organisme Génétiquement Modifié, yani Genetik olarak Değişime uğramış Organizmalar)
“İnsan ve hayvanlarda antibiyotiklere karşı gittik-çe artan direnç, bugün tıbbın da tanımış olduğu bir gerçek. Antibiyotiklere dirençli bir genin bitkiler üzerinde gereksiz kullanımı, sorumsuzca bir davranıştır.” demişti Greenpeace, birkaç ay evvel.
Islâm-Hıristiyan Buluşması
22 Mayıs Perşembe günü saat 20.00’de
« Komşuma yönelik vecibelerimde dinim benden ne yapmamı istiyor ? »
Kléber Salonu’nda (LIDL’ın yanında, 2 rue Kléber) Batı Schiltigheim’da
22 Mayıs Perşembe günü saat 20.00’de
« Komşuma yönelik vecibelerimde dinim benden ne yapmamı istiyor ? »
Kléber Salonu’nda (LIDL’ın yanında, 2 rue Kléber) Batı Schiltigheim’da
“Türk Müziği dinlemek için, hergün saat 17.00 ve 17.30 arası 91.9 frekansında yayın yapan Radyo RBS’i dinleyiniz.”
K O N F E R A N S
“Avrupa Birliği’nde Türkiye”
29 Nisan’da saat 18.30’da
konuşmacı:
Paris 5 Üniversitesi profesörü Anne GRUBER
Rue de Rome (McDo veya ROMULUS’un karşısında)
“Avrupa Birliği’nde Türkiye”
29 Nisan’da saat 18.30’da
konuşmacı:
Paris 5 Üniversitesi profesörü Anne GRUBER
Rue de Rome (McDo veya ROMULUS’un karşısında)
Nisan 2008
sayı : 30
yayın sorumlusu : M.A. PINOL
dosyaları hazırlayan: M.C.MAYER